Somewhere only we know

Tuesday, June 20, 2006

Tarihten bir yaprak




Sene 1994 falan, sıcak bir yaz günü, hafta sonunda babanın yanında kalınacak ve işbu babanın gittiği her evde bir iç mimar titizliğiyle oluşturduğu ve utanmasa üstüne de "yangında ilk kurtarılacak" ibaresi koyacağı abur cubur dolabının önünde gelsin (annenin yasaklı besinler listesinde olmalarından dolayı) hafta içi bünyeye alınamayan kolalar, cipsler, gitsin fıstık ezmeleri kıl ve yünler şeklinde leziz bir cmt.-pazar geçirilecek... Fakat evdeki efendi besinler (pirinciydi, yağıydı, suyuydu falan) eksildiğinden dolayı babam, ablam ve beni bi listeyle ve tam listedekilere yetecek parayla Migros'a gönderdi. Neyse efenim, biz iki kardeş el ele yapışıp gittik alışverişe, çikolata konusunda hiçbir zaman doyduğunu anlayamamış olan ben, bıyığına süt bulaşmış kedi yavrusu suratımı takınarak "aplaa şu twix'i de alabilir miyim" şeklindeki talebimi, mali müşavir edasıyla her kalem maldan sonra cepteki para-kasa hesabı kıyasları üzerine birtakım işlemlere girişen ablama ilettim; müşavir "makuldür, al çocuk!" dedi, daha sonra ise ablam twixim ve ben, mutlu mesut alışverişi tamamlayıp kasaya ulaştık. Kasiyer, alınanları birer birer kasadan geçirdikçe, bütçe dışına taşmadığımızı görüp rahatlıyan biz iki konu salağı kardeşin rahatlığı,gerekenlerin dışında alınan tek şey olan o gadasını aldığımının twixine kadar sürecekti, işte o twix, ah o twix...barkodunun okunma sesi bile hala kulaklarımdadır...doorrrt: borcunuz bilmemkaç lira; elimizde sadece "bilmem" kısmı var, "kaç" kısmı ıkınsak çıkmayacak...İşte o dönem oldukça zın zın olan iki kardeşten Melike olanı gayet cevval,cevahir bi şekilde, ama arkada biriken kuyruğa da çaktırmamaya çalışarak kasiyere halk dilinde "fısır fısır"a tekabül eden yaklaşık 0,1 desibel şiddetinde, "afedersiniz bizim üzerimizde fazla para yokmuş, şu twixi bırakabilir miyiz, o zaman hesap tamam oluyo" dedi. Biz iki masum yavru sanıyoruz ki vırt diye geri geçircek ve "taam hanfendi" diycek, ama yoooo, yoooo sevgili okuyucular, hayat o kadar kolay değil...işte o sakin görünüşlü kasiyer meğer bir dingilmiş, pismiş kötüymüş; ablama "bi saniye soriyim" dedikten sonra, taa en sondaki kasiyere halk dilinde "k.çı yırtılırcasına"ya tekabül eden yaklaşık 1500 desibel şiddetinde " HİLMİ BEEĞĞĞYYY BU BAĞYANLARIN PARASI ÇIKIŞMADI, ŞU ÇİKOLATAYI GERİ BIRAKABİLİYOLAR MIIII" şeklinde anıraraktan ruhumuzda onulmaz yaralar açmış ve bizi migros kasasından arzın merkezine göndermiştir... çocukluk işte utanırdık o zaman öyle şeylerden çok...ondan sonra da bi süre ne zaman hatırladıysak bu olayı, o güzide kasiyeri ve pek değerli sülalesini hürmetle anmışızdır...evet mışızdır.

5 Comments:

  • Olum ne kasiliyoaun boyle seylere ya.. Rahat ol ya.. muhohaha! Saygilarimla,
    Don Zeynet Tekin

    By Anonymous Anonymous, at 5:53 AM  

  • şimdilerde daa büyük şeylere kasılırır benim çekirgem..ama o eeen hassas dönemleriymiş belli ki..anneciine fazla masraf olmasın diye lokantada "kaymak farkı" isteyen bi zihniyettir O..yerim seni ben..ii ki açtın bu günnükü..öptüm kocaman seni..

    By Anonymous Anonymous, at 9:40 AM  

  • Sayın şahsiyet "Poster Paaaano" yu unutmayalım bir de.

    feriş fontilifiş.

    By Blogger bilgece, at 1:07 PM  

  • Bir de Portakalso Yar ve Elinibo Yar olayi vardi zannedersem Best of Fatma Soydemir Hit List Uk'de... Benim favorim de onlar.. Allah'im ne guzel insanin Fatos gibi bir arkadasi olmasi. Tesekkur ederim Allah Baba... Onunla aglarken bile gulecek bisey bulabiliyoruz. Masallah...
    Zeynep Tekir nami diger L'anonymeaux...
    (oh oui mesyeu... Chanzelizeeee...)

    By Anonymous Anonymous, at 2:11 AM  

  • Hayır benim gibi çarpım tablosunu bile halen ezbere bilmeyen bir matematik özürlünün de hesap işini ele alması böyle zın zın durumlara sokar adamı hehehe çok komikti beaa. Ben bu anıya istinaden kendi bloguma başka migros anıları da yazdım ama draft olarak durmakta tamamlıyayım hemmen.

    By Blogger M2H2, at 6:23 AM  

Post a Comment

<< Home