Somewhere only we know

Tuesday, March 20, 2007

Geri Döndüm

Efenim gönüllerinize taht kurmuş bi insan olarak, insanlık için kısa sevenlerim için uzun bi ara vermiş olduğumu düşünüyorum. Bu sürece neden girdim peki..hiç sordunuz mu haağ, sordunuz mu? Ben...yüzüm eskimesin istedim, özel hayatımla değil albümümle gündeme geleyim istedim, gelecek nesillere daha güzel bi dünya bırakmak istedim, çocuklarıma hem ana hem baba olayım istedim???!!!

Neyse, en son entrymi aşağı yukarı Padişah Vahdettin'in Malta'ya kaçışıyla aynı dönemlerde girmiş olduğumu düşünürsek o tarihten bu yana hayatımdaki en ciddi değişiklik yeni bir işimin olmasıdır. Şimdi işimin tam olarak ne olduğunu söyleyince, beni az çok tanıyanlar, yaradılıştan gelen ciddiyetime ne kadar da uygun bir iş bulmuş olduğumu anlayıp beni takdir edecektir diye düşünüyorum.
Başbakanlığın yabancı yatırımcıya hizmet edecek, genç, dinamik, cevval, cevahir uzman kadrosunda çalışmaktayım efenim. Ve fakat demin de değinmiş olduğum üzere yapı itibariyle ciddiyet konusunda çok da kontrollü bi organizma olmayışım devlet kademesindeki ciddi ciddi adamların karşısında istemsiz olarak bazı tuhaf davranışlarda bulunmama sebep oluyo...Hemen bunu bir örnekle somutlayayım:

İşe girdiğimin 3. haftasında büyükçe bi seminer organize ettik, seminer ödemeleriyle ilgili sorumluluk da bendeydi. Gelgelelim (bürokrasi gereği) bu ödemelerin yapılabilmesi için başkanın imzasına ihtiyaç var. Bu arada başkan dediğim başbakanın baş danışmanı bi kimse ve konum itibariyle önünde milletin ceket iliklediği, hatta telaştan tırnaklarıyla cekete yeni ilik açtığı bi zat. İşte bu dönemde imza aşaması biraz geciktiği için seminerin tüm alacaklıları, oteller, restoranlar vs. beni arayıp "argadaşım nierde galdı bizim ödeme, biz de çog sıgışıız" biçiminde baskıya başladılar. Bu telefon silsilesinin çok abardığı bi gün, sonunda başkan ofise geldi, o gün imzayı aldım aldım, alamadım artık alacaklılar ofisi basar diye düşünüyorum. Dolayısıyla bu gerekliliğin bünyemde yarattığı stresle başkanın odasına daldım. Odada haliyle başkanın yanısıra diğer birtakım ciddi adamlar "efenim ülkemizde yatırım ortamı, yabancı sermaye girdisi vs." gibi benim dinlerken "yatırım ortamı evet, şööle yumuşacık puf puf bünyeyi yatırıp kalıbı dinlendiebilceğin bi ortam" şeklinde hayallere dalmaktan öte bir fikir yürütemediğim konularda konuşuyolar.
İşin ciddiyetini kavramış birini düşünelim şimdi, naapmalıdır...Eveet... bağrışmalarınızı duyar gibi oluyorum.Nedir?... odaya girer "başkanım imzalar mısınız" der ve uzatmadan çıkar deeey mi?... Hayır efendim işte...burda benden bahsediyoruz, sebebini bilmediği bi şekilde ağzından çıkan dünya saçması bi cümleyi tamamlamak için ilkinden daha rezil başka bi cümle, sonra başka bi cümle ekleyen, ve en sonunda kendisine yönelmiş "bu kız bize bişey anlatmaya çalışıyo, huzursuzlandı, deprem mi olcak acaba" ifadeli bakışlarla kendine gelen bendenizden efenim...
Nitekim odaya girip şöyle bi cümle kurdum: "Başkanım, seminer fatura ödemeleri için imzanız gerekiyo"...."alacaklılar kapıma dayandı, topuğumdan vurulma tehlikesi içindeyim".

Bütün kafaların zbooiinn diye bana dönmesi, zamanın durması, yer yarılması, yerin yedi kat dibinden ilerleyerek odadan çıkılması!!!

Devlet Erkanına Gomiglig Şagalar Yapılmayacağını Elim Bi Tecrübeyle Öğrenenler Derneği Başkanı Prof. Dr. Fatma Soydemir